40,2607$% 0.13
46,7252€% 0.08
53,9495£% 0.21
4.320,96%0,56
7.017,00%0,27
3.334,69%0,33
4782777฿%1.65102
Ümit Özdağ’ın tutuksuz yargılandığı “Cumhurbaşkanına alenen hakaret” davası 10 Eylül Çarşamba 2025 tarihine erteledi. Özdağ, farklı bir dosyadan tutuklu bulunduğu için Silivri Cezaevi’ne geri götürülüyor. Tutuklu bulunduğu dosyanın mahkemesi ise Haziran ayında görülecek.
Ümit Özdağ’ın ‘Cumhurbaşkanına Hakaret’ Davasında Kapsamlı Savunması Damga Vurdu: Duruşma Eylül’e Ertelendi
Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın “Cumhurbaşkanına alenen hakaret” suçlamasıyla yargılandığı davanın ilk duruşması İstanbul 35. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Özdağ, mahkeme heyetine uzun ve detaylı bir savunma sunarken, sözlerinin düşünce ve ifade hürriyeti kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini ve atfedilen suçlamanın yerinde olmadığını savundu. Duruşma sonunda mahkeme, eksikliklerin giderilmesi ve diğer usul işlemleri için davayı 10 Eylül 2025 Çarşamba tarihine erteledi.
“Partisiz Cumhurbaşkanını Koruma Maddesi Anlamını Yitirdi”
Ümit Özdağ savunmasının merkezine, “Cumhurbaşkanına hakaret” suçunu düzenleyen yasal maddenin günümüzdeki işlevsizliğini oturttu. Bu maddenin parlamenter sistem döneminde, anayasa gereği tarafsız ve siyaset üstü konumdaki Cumhurbaşkanını koruma amacı taşıdığını belirten Özdağ, mevcut Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde Cumhurbaşkanının aynı zamanda bir siyasi partinin genel başkanı olabildiğini hatırlattı. Özdağ, “Cumhurbaşkanının ne zaman siyasi parti genel başkanı, ne zaman Cumhurbaşkanı olduğuna kendisinin karar verdiği bir ortamda, bu maddenin anlamı ortadan kalkmıştır. Demokratik siyaset bu durumdan zarar görmektedir” ifadelerini kullandı.
“Sözlerim AK Parti Genel Başkanı Kimliğine Yönelik Siyasi Eleştiriydi”
Dava konusu olan, 19 Ocak’ta Antalya’da yaptığı konuşmanın, bir gün önce AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Atatürk dönemi politikalarına yönelik eleştirilerine bir yanıt olduğunu vurgulayan Özdağ, konuşmasının iki yerinde de “Erdoğan ve AKP” ifadelerini birlikte kullandığına dikkat çekti. Bu durumun, sözlerinin Cumhurbaşkanı kimliğine değil, AK Parti Genel Başkanı kimliğine yönelik bir cevap olduğunun açık kanıtı olduğunu savundu. Özdağ, “Bu; milletvekili dokunulmazlığına sahip olmayan hiçbir siyasetçi, hiçbir genel başkan ve hiçbir vatandaş AK Parti Genel Başkanı’nı eleştiremez demektir. Bu hal demokratik bir hukuk devletinde kabul edilebilecek bir hal değildir” diyerek, ifadelerinin hakaret değil, siyasi eleştiri olduğunu yineledi.
Tarihsel Savunma: Cumhuriyet Bir Diriliş, Atatürk Eleştirileri Asılsız
Savunmasında geniş bir yer tutan tarihsel argümanlarla Özdağ, AK Parti Genel Başkanı Erdoğan ile arasındaki tartışmanın temelinin tarih olduğunu belirtti. Erdoğan’ın Cumhuriyetin kuruluşunu ve Atatürk dönemini hedef alan sözlerine karşı çıkan Özdağ, Cumhuriyetin bir “tek parti faşizmi” dönemi değil, “Haçlı Seferleri ile yok edilmek istenen bir milletin yeniden dirilişi” olduğunu iddia etti. Atatürk döneminde Türk tarihinin bilimsel olarak incelenmeye başlandığını, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kurulduğunu ve Kur’an-ı Kerim’in Türkçe metinden okunma imkanı elde edildiğini örnek gösterdi. Özdağ, Erdoğan’ın Atatürk’e yönelik eleştirilerinin “haksız, temelsiz, asılsız ve bilimsel olarak içi boş iddialar” olduğunu ve bu eleştirilerin temelinde laiklik politikası olduğunu savundu. Laikliğin Türk milleti için milli güvenlik ve varlığını koruma stratejisi olduğunu belirtti.
FETÖ ve Sığınmacı Politikası Üzerinden Güncel Politikaları Hedef Aldı
Özdağ, savunmasında güncel politikalara yönelik sert eleştirilerini de dile getirdi. Erdoğan’ın politikalarının Türk milletinin inanç, tarih ve kültürünü yıprattığını iddia eden Özdağ, özellikle FETÖ’nün devlete sızmasına ve “paralel devlet” kurmasına Erdoğan döneminde izin verildiğini öne sürdü. FETÖ’nün, hiçbir Haçlı Seferi’nin veremediği zararı Türk devletine verdiğini iddia ederek, bu tespitinin siyasi eleştiri kapsamında olduğunu belirtti. Ayrıca, Erdoğan döneminde deist ve ateist sayısının artmasını, milyonlarca sığınmacı ve kaçağın ülkeye kabul edilmesiyle milli dokunun bozulmasını ve Selefiliğin yayılmasını eleştirdi. Bu durumların da “Erdoğan’ın beyanlarıyla devlet kurumlarının resmî açıklamalarıyla doğrulandığını” savundu.
“Devlet Başkanına Hakaret Edilmez Ama Eleştiri Vatandaşlık Görevidir”
Sözlerinde Erdoğan’ın kişiliğini hedef alan bir hakaret olmadığını, sadece eylem ve politikalarını eleştirdiğini tekrarlayan Özdağ, Türk milliyetçisi siyaset geleneğinde devlet başkanlarına hakaret edilmediğini, ancak makama saygı duymakla birlikte hataları dile getirmenin ve eleştiri sınırlarını aşmadan eleştirebilmenin bir “yurttaşlık görevi” olduğunu vurguladı.
Başka Dosyadan Tutuklu ve Beraat Talebi
Mahkemede halen başka bir dosyadan tutuklu bulunduğunu belirten Özdağ, bu tutukluluğunun PKK ile müzakere sürecine karşı çıkmasının bir sonucu olduğunu öne sürdü. Kendi tabiriyle bu durumun “ödetilen bir bedel” olduğunu ifade eden Özdağ, tutuklu bulunduğu dosyanın duruşmasının Haziran ayında görüleceği bilgisini paylaştı.
Savunmasının sonunda, atfedilen suçlamanın temelden yoksun olduğunu ve sözlerinin siyasi eleştiri sınırları içinde kaldığını belirten Ümit Özdağ, mahkemeden beraatine karar verilmesini talep etti.
Duruşmanın 10 Eylül 2025’e ertelenmesiyle birlikte, Ümit Özdağ’ın “Cumhurbaşkanına alenen hakaret” davasındaki yargı süreci sonbaharda devam edecek. Özdağ, bu süreçte de farklı bir dosyadan dolayı tutuklu bulunmaya devam edecek.
Ehliyet Sahipleri Dikkat! Son Gün 31 Temmuz
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.